Cemaleddin Hocaoğlu (Kaplan) Rahmetullâhi Aleyh
07-06-2013
Hz. Muhammed?in doğumu, dünya
tarihinin bir mislini kaydetmediği ve edemiyeceği bir hadisedir. Çünkü onun
doğumu; onun son Peygamber oluşunun, Kur?an gibi bir Kitab?ın gelişinin, hakla
batılın birbirinden ayrılışının, imanın küfre galip gelmesinin, karanlığın
gidip aydınlığın gelmesinin, putların ve putçuların yerle bir edilip Tevhid
bayrağının dalgalanmasının, bir cümle ile insanın insanlığını tanımasının ve
insanca yaşamasının yolunda atılan ilk adımdır.
Cahiliyyet
Devri:
Cahiliyet devrinde dünyanın hali perişandı. Peygamberler tarafından tamir ve
ıslah, insanlar tarafından tahrib ve ifsad devam ediyor; gele gele bu hal Hz.
Isa (a.s.)?a kadar geliyor. Isa Peygamber?in islah ettiği, düzelttiği din, hak
din, Hz. Adem?le başlayan din, kendinden sonra, bilhassa yahudiler tarafından
çığrından çıkarılmaya, altüst edilmeye maruz kalıyor. Bu durum, 600 sene gibi
bir zaman içinde devam ede ede öyle bir hale geliyor ki, Hz. Isa?nın öğrettiği
din tamamen çığırından çıkmış, prensibleri kaybolmuştur. Batıl inançlar haline
gelerek bugünkü hıristiyanlık şeklini almıştır.
Hak dinden eser kalmamıştır. Hakkın yerini batıl, imanın yerini küfür,
Tevhid?in yerini şirk, adaletin yerini zulüm, ilmin yerini cehalet, medeniyetin
yerini vahşet, merhametin yerini merhametsizlik almıştır. Allah?ın birliği
unutulmuş, çok ilâh sistemi, üçlü ilâh sistemi hüküm sürüyor. Zenginler
fakirleri eziyor, kuvvetliler zayıfları inim inim inletiyordu. Dünyanın hiçbir
tarafında vicdan hürriyeti, can emniyeti, mal emniyeti, namus emniyeti
kalmamıştı.
O zamanın doğusunda da batısında da huzur diye bir şey yoktu. Kargaşalık her
tarafı sarmıştı. Savaşlar, kanlı çarpışmalar hüküm sürüyor, baskıncılık,
soygunculuk ortalığı kasıp kavuruyordu. Insanoğlu yaratanı bırakmış,
yaratıklara tapıyor, onlardan medet umuyordu. Hindistan?da tapılan putların
sayısı 400 bini aşmıştı. Iranlı?lar ateşe tapıyor, onun sönmemesine çalışıyordu.
Kızkardeş ve annelerle evlenme mübah görülüyor, insanoğlu bu derece
alçalıyordu. Romalı?ların hali de bunlardan pek farklı değildi. Mezhep
kavgaları almış yürümüştü.
Arap yarımadasında durum daha garip, daha acaipti; Allah?ın birliği unutulmuş
putperestlik almış yürümüştü. Bir Allah?a ibadet yerine sayısız putlara
tapılıyordu. Sadece Kâbe?nin etrafında sıralanan putların sayısı 360?a
yükselmişti.
Bunlardan
başka her kabilenin, her muhitin, hatta her ailenin bir putu vardı. Bunların
meşhurlarını şöyle sıralayabilirız: Taifte bulunan ?Lat?, Mekke?de
bulunan ?Uzza?, Medine?de bulunan ?Menat?, Duvmetülcendel?de
bulunan ?Yauk?.
Bütün bunların bir başkanı, bir büyük putu vardı, adına ?Hubel?
derlerdi. Yeri de Kâbe?nin üstü idi. Akikden yapılan insan suretinde idi.
Ne acaip bu insanoğlunun hali! Putunu eliyle yapıyor, dönüp ona ilâh diye
tapıyor. Putun önünde divan duruyor, saygı duruşu yapıyor, ondan medet
umuyor!.. Ne gülünç şey bunlar değil
mi?!. Demek insan bu derece küçülüyor! Bu derece şaşkın oluyor, bu derece
sapıklaşıyor!...
Siz bunlara şaşmayın, ?cahiliyet devri insanları ne kadar akılsız, ne kadar
fikirsiz kişilermiş? demeyin. Onların o akılsızca hareketlerinin benzerlerini
bugünün insanları da yapıyor. Aslında; cahiliyet sözü bir zamana veya bir mekâna
mahsus terim değildir. Yalnız Arabistan?ın Peygamber öncesi yaşayış tarzına ait
değildir. Cahiliyet kelimesi aslında bir terimdir. Kısaca tarifini yapmak
istersek, ?Cahiliyet demek, ilahî kanundan ibaret olan dinî hayatı yaşamamak?
demektir.
Bu tarife göre cahiliyet, bir asra, bir devre has yaşayış tarzı değil, hangi
asır ve devirde olursa olsun, gerçek dinî hayatı yaşamayan, günlük hayata,
devlet hayatına Allah kanunlarını değil, uydurma kanunları koyan cemiyet ve
milletin hali demektir.
Cahiliyet:
Gerçeği söylemek gerekiyorsa; hususiyetle günümüz Türkiye?sinde tam manasıyla
bir cahiliyet hayatı yaşanmaktadır. Hz. Muhammed?in getirdiği o adaletli, o
nurlu, o Tevhid devri, o iman devri cumhuriyetin gelişiyle zulümün, istibdadın,
şirkin ve küfrün hüküm sürdüğü devir haline gelmiştir. Kur?an devlet
yönetiminden kaldırılmış, yerine tağutî yönetim ve yöntemler getirilmiş, put
kanunları hakim olmuştur. Tevhid timsali Hz. Muhammed?in veya putları kıran Hz.
Ibrahim?in tekrar gelmesine ihtiyaç vardır. Fakat bunlardan hiçbiri artık
gelmeyecektir. Bu peygamberler üzerine düşeni yapmışlar ve gitmişlerdir.
Ama giderlerken put kırma işini, Tevhid bayrağını dalgalandırma görevini, ?Ey
Ümmet-i Muhammed!? sana emanet etmişlerdir. Fakat, sen oyuna getirilip,
uyutuldun da memlekette Tevhid bayrağı indirildi, yerine put bayrağı dikildi,
meydanlar putlarla doluverdi.
O şehidler diyarı memlekette şimdi manzara bu!.. Işler sana düşüyor. Asıl
görevin, hâlâ uyumaya devam eden ümmetdaşlarını da uyandırıp, şirk bayrağını
indirmek, onun yerine Tevhid bayrağını asmaktır. Tağutî kanun ve şeytanî
anayasaları kaldırıp, yerine Hz. Muhammed?in (s.a.v.) getirdiği şeriat-ı
garra?yı koymaktir. Zira senin ülkende ve senin devletinde put kanunları söz
sahibi olduğu müddetçe, sen Hz. Ibra-him?in milletinden, Hz. Muhammed?in
ümmetinden olamazsın!..
Bu vesile ile Velâdet-i Nebeviye?nizi tebrik eder, hepimizin o iki büyük
peygambere (salât ve selam üzerlerine olsun!) hakkıyle millet ve hakkıyle ümmet
eylemesini yüce Mevlâ?mızdan dua ve niyaz ederim.
Emîr'ül-Mü'minîn
ve Halîfet'ül-Müslimîn